Sahnenin kırılgan belleği: Bağımsız tiyatroların dünü ve bugünü üzerine bir değerlendirme*

Geçtiğimiz günlerde Mustafa Kara’dan bir mesaj aldım. Sosyal Fayda için İletim Derneği’nin titiz bir çalışmayla tamamladığı “Tiyatro Sahnelerinin İletişim Alışkanlıkları” başlıklı raporu masamdaydı. Kara’nın benden ricası, bu raporu basit bir tanıtım yazısının ötesine taşıyarak, hem mevcut durumu derinlemesine analiz eden hem de gelecekteki çalışmalara teorik ve pratik bir zemin sunacak eleştirel bir perspektif geliştirmemdi. Bu davet, elime ulaşan raporu bir veri yığınından çıkarıp, onu Türkiye tiyatrosunun belleğinde bir yolculuğa çıkmak için bir pusulaya dönüştürdü. Rapor, İstanbul’daki bağımsız sahnelerin bugünkü kırılgan varoluşlarını belgelerken, aslında bizlere tiyatromuzun yüz yılı aşkın süredir devam eden ve bir türlü nihayete ermeyen bağımsızlık mücadelesinin tarihsel sürekliliğini ve dönüşen biçimlerini yeniden hatırlatıyordu. Raporun metodolojisi, sunduğu fotoğrafın netliğini belirliyor: 300’den az koltuğa sahip, kamusal ödenek almayan ve bir kamu kurumuna bağlı olmayan 68 ...